Uyanın beyler burası son durak!

2009 yılında bir kaç jeolog Hindistan’da yeraltında incelemelerde bulunurken, güneşte daha önce hiç olmamış bir patlama meydana gelir. Güneşteki bu olağanüstü hareketler güneş sistemini etkilediği gibi dünyayı da hızlı bir şekilde etkilemeye başlar. Öyle ki yer kabuğundaki bu hızlı değişmeler ve dünyanın merkezinin aşırı ısınması jeologları harekete geçirir. Sonuçta dünyanın abisi Amerika Başkanı’na kadar çıkar konu.

2010 ve 2011 yılında alınan tedbirler doğal afetler hızlanmadan önce yapılmalıdır ki insan ırkı devam ettirilebilsin. Bunun sonucunda Çin’de baraj yapımı kamuflajında gizli bir proje başlatılır. Projenin ismi “Nuh’un Gemileri”. Buna göre sınırlı sayıdaki insanı kurtarmak için çalışma başlatılır ve biletler fahiş fiyatlara satılır. Öyle ki hayvan ırkının devam ettirilebilmesi için bile tedbirler alınmıştır. Her türden bir çifti gemilere yüklemek.

Filmin konusu gayet açık ve net. Tek farkı efektler. Kur’an-ı Kerim’de anlatılan Nuh Aleyhisselam Kıssasının günümüzde sinemaya uyarlanmış hali de diyebiliriz. Tek fark efektler dedik ama dini bir altyapısı yok elbette. Nuh Aleyhisselam’ın kıssasını bilmeyen yoktur. Hatırlamak için kısaca deyinelim. Nuh Aleyhisselam insanları tek bir Allah’a inanmaları için tebliğlerde bulunur. Yıllar geçer inananlar çoğalır fakar inanmayanlar da azımsanmayacak kadar çoktur. Cenab-ı Hakk, Nuh Aleyhisselam’ı kavmini doğal afetlerle korkutmasını emreder. Kavmi inanmaz. Gemi yapılması emredilir. Nuh Aleyhisselam gemiyi yapmaya başlar ve insanlar alay etmeye başlar. Afetler gelir ve sular yükselmeye başlar. Afetler sonucunda Nuh Aleyhisselam’a inanlar kurtulmuştur.

Filmdeki kurtulanların dinlerini para olarak tanımlayabiliriz. Servetler ödeyerek gemiye binebilirler ancak. Zengin olmayan başrol oyuncumuz ve ailesi de yakınlardaki bir deliden (aslında en akıllısı o) gemilerin nerede yapıldığını öğrenir ve afetlerden kaçmaya başlar. Paraları olmasa bile gemiye binebileceklerini düşünürler ve sonunda başarırlar. Filmin konusu açık ve net dedik. Bu açıdan bakınca gerçekten açık ve net. Fakat dikkatimi çeken bir kaç nokta var. Onlara değinmek istiyorum.

Yine ve her zaman yapıldığı gibi dünyada müslümanlar yaşamıyor. Bir sahnede ufak da olsa Kabe’den bir kesit var. Fakat afetlerin hızlandığı bir zamanda insanlar Mekke’ye koşmuş gibi gösteriliyor. Vatikan’da umuma açık ayinler dakikalarca gösteriliyor elbette. Dini motifleri göstermekte çekinceleri yok tabi ki. Bizde bu tür sahnelerin gösterilmesi malum irtica. Aman göstermeyin! gerici olursunuz.

Yine bir sahne beni gerçekten çok düşündürdü ayrıca güldürdü. Beyazsaray’da görevli birinin söylediği bir söz aslında. Televizyonlarda afet haberleri yayılmıştır. Dünyanın sonu gelmek üzeredir ve görevlimiz bomba gibi bir cümle söyler: “Şu pankart kaldıranların haklı çıkması beni çıldırtıyor!” Evet ilginç ve düşünülmesi gereken bir konu.

İnanmayanların kıyamete yakın söyleyecekleri bir söz olsa gerek. “Şu müslümanların din hakkında söylediklerinin doğru olması beni çıldırtıyor!” Büyük ihtimal söylenebilecek bir söz.

Filmden bir sahne yine müslümanlara ne tür gözlerle baktıklarını açıkça gösteriyor. Parası olan insanlar gemiye binerken Beyaz Saray’daki görevlilerden biri bir kaç tane Arap görür. Ve der: “Irkımız devam ederken bunlar da mı olacak?” Karşıdaki ne o zoruna mı gitti der gibi: “Parayı veren düdüğü çalar” mealinde bir söz söyler.

Efektlerini göz önüne alırsak güzel bir film. Fakat bilmedikleri bir konu var ki sanırım teselli bulmak için yapmışlar.

Bir kez daha Nuh’un Gemisi’ni yapacaklarını zannediyorlar. Uyanın beyler burası son durak! Kıyamet yakın.

demlink.net

0 yorum: